26 Ekim 2010 Salı

PARKE TAŞLARI

   PARKE TAŞLARI

Soğuktan birbirine sığınmış parke taşları
Birinin kolu birinin omuzunda
Sokak lambası çözmeye yetmiyor illegal örgütlenmelerini
Ard arda hepsi uzuyor da uzuyor...
Kol kola ,omuz omuza,saf saf dizilmiş parke taşları
Bu direniş kime?
Ayaklar altında ezile ezile,aşına aşına... 
Bu şahlanış kime?
Kimisinde kurşun yarası,delinmiş,çatlak,kimisinin kalbi kırık,
Kimisinde kan izi,kimisinde dil yarası tükrük lekesi
Kimbilir kaç cesede yatak,kaç yolcuya arkadaş sırdaş oldular
Kimbilir kaç çocuk çizgilerine basmadan yürüdü?
Oyun sandığı şeyin anlamsal bilincine varmadan...
Bir menderesli nehir gibi ve yahut nazlı bir gelin gibi,
Öteye beriye salına salına ilerleyen çizgilerin idrakine varmadan
"Birlik ve beraberlik kavramlarını beller ve hayatına uygular"
Kazanımını öğrenmeden çocuk...
Kim bilir kaç insan parke taşlarına oturarak ağladı kaybettiklerine?
Göz yaşlarının parke taşları arasına sığınmış
Bir karıncanın yuvasının felaketi olacağını bilmeden
Ve bilmeden göz yaşlarının parkeler arasında ürkerek baş çıkarmış
Bir filizin can suyu olacağını...
Veya şöyle düşünsek bir matematikçi gözüyle
Bir metre kareye en çok kaç tane parke taşı sığar?
Veya bir fizikçi gözüyle
Her bir adımımızda parke başına düşen baskıyı?
Kime ne bu kadar zırvalık,saçma...
Ne zaman görürüz ki parkeleri?
Ya yerde beleşten bir onluk varsa
Ya da yeni ıskarpinlerini müthiş bir ego patlamasıyla izlerken
Veyahut acımadan bir böceğin fotokobisini çekerken parkeye
Parke dayanışma derneğinden duyuru:
Birlik ve beraberlik içinde şanlı direnişimiz sonsuza kadar süreck...
Parkeler.parkeler,parkeler...
Leyl leyli leyli leyl ley le le le yar...
                              
                                                           HIZIR AKTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder